Risale i Nur ve Bediuzzaman Said Nursi Hz.

ana sayfa | demokrasi | pazar | guncel | Favorite Links | bilim | Risale i Nur | egitim | sevgi dunyasi | Din-ideol | Guest Book Page | Nukte-Fikra

Sozler
Ey kardes Benden birkac nasihat istedin. Sen bir asker oldugun icin askerlik temsilâtiyle sekiz hikayecikler ile birkac hakikati nefsimle beraber dinle. Cunku ben nefsimi herkesten ziyade nasihate muhtac goruyorum. Vaktiyle sekiz ayetten istifade ettigim Sekiz Sozu biraz uzunca nefsime demistim. Simdi kisaca ve avam lisaniyla nefsime diyecegim. Kim isterse beraber dinlesin.



Bediuzzaman Said Nursi Hz. Birinci Soz




Bismillah her hayrin basidir. Biz dahi basta ona baslariz. Bil ey nefsim. Su mubarek kelime islam nisani oldugu gibi butun mevcudatin lisan i haliyle vird i zebanidir. Bismillah ne buyuk tukenmez bir kuvvet ne cok bitmez bir bereket oldugunu anlamak istersen su temsilî hikayecige bak dinle. Söyle ki.
Bedevî Arab collerinde seyahat eden adama gerektir ki bir kabîle reisinin ismini alsin ve himayesine girsin ta sakîlerin serrinden kurtulup hacatini tedarik edebilsin. Yoksa tek basiyla hadsiz dusman ve ihtiyacatina karsi perisan olacaktir.
iste boyle bir seyahat icin iki adam sahraya cikip gidiyorlar. Onlardan birisi mutevazi idi digeri magrur. Mutevazii bir reisin ismini aldi magrur almadi. Alani her yerde selametle gezdi. Bir kati ut tarîka rast gelse der Ben filan reisin ismiyle gezerim. Sakî def olur ilisemez. Bir cadira girse o nam ile hurmet gorur. Oteki magrur butun seyahatinde oyle belalar ceker ki tarif edilmez. Daima titrer daima dilencilik ederdi. Hem zelîl hem rezil oldu.
İste ey magrur nefsim sen o seyyahsin. su dunya ise bir coldur. Aczin ve fakrin hadsizdir. Dusmanin hacatin nihayetsizdir. Madem oyledir su sahranin Malik i Ebedîsi ve Hakim i Ezelîsinin ismini al. Tâ butun kainatin dilenciliginden ve her hadisatin karsisinda titremeden kurtulasin.
Evet bu kelime oyle mubarek bir defînedir ki senin nihayetsiz aczin ve fakrin seni nihayetsiz kudrete rahmete rabt edip Kadîr i Rahîmin dergahinda aczi fakri en makbul bir sefaatci yapar. Evet bu kelime ile hareket eden o adama benzer ki Askere kaydolur. Devlet namina hareket eder. Hicbir kimseden pervasi kalmaz. Kanun namina devlet namina der. Her isi yapar her seye karsi dayanir.
Basta demistik Butun mevcudat lisan i hal ile Bismillâh der. Öyle mi?
Evet. Nasil ki gorsen bir tek adam geldi butun sehir ahalisini cebren bir yere sevk etti ve cebren islerde calistirdi. Yakînen bilirsin o adam kendi namiyle kendi kuvvetiyle hareket etmiyor. Belki o bir askerdir, devlet namina hareket eder bir padisah kuvvetine istinad eder.
Oyle de her sey Cenab i Hakkin namina hareket eder ki zerrecikler gibi tohumlar cekirdekler baslarinda koca agaclari tasiyor dag gibi yukleri kaldiriyorlar. Demek her bir agaç Bismillâh der hazîne i rahmet meyvelerinden ellerini dolduruyor bizlere tablacilik ediyor.
Her bir bostan Bismillâh der matbaha i kudretten bir kazan olur ki cesit cesit pek cok muhtelif leziz taamlar icinde beraber pisiriliyor.
Her bir inek deve koyun keci gibi mubarek hayvanlar Bismillâh der rahmet feyzinden bir sut cesmesi olur. Bizlere Rezzak namina en latîf en nazîf ab i hayat gibi bir gidayi takdim ediyorlar.
Her bir nebat ve agaç ve otlarin ipek gibi yumusak kok ve damarlari Bismillâh der sert olan tas ve topragi deler gecer. A llah namina Rahman namina der her sey ona musahhar olur.
Evet havada dallarin intisâri ve meyve vermesi gibi o sert tas ve topraktaki koklerin kemal i suhuletle intisar etmesi ve yer altinda yemis vermesi hem siddet i hararete karsi aylarca nazik yesil yapraklarin yas kalmasi tabiiyyunun agzina siddetle tokat vuruyor. Kor olasi gozune parmagini sokuyor. Ve diyor ki En guvendigin salabet ve hararet dahi emir tahtinda hareket ediyorlar ki o ipek gibi yumusak damarlar birer asa i Musa (a.s.) gibi
emrine imtisal ederek taslari sakk eder. Ve o sigara kagidi gibi ince
nazenin yapraklar birer asa-yi ibrahim (a.s.) gibi ates sacan hararete karsi ayetini okuyorlar.
Madem hersey manen, "Bismillah" der Allah namina Allah in ni metlerini getirip bizlere veriyorlar. Biz dahi Bismillâh demeliyiz. Allah namina vermeliyiz. Allah namina almaliyiz. Oyle ise Allah namina vermeyen gafil insanlardan almamaliyiz.
Sual: Tablaci hukmunde olan insanlara bir fiyat veriyoruz. Acaba asil mal sahibi olan Allah ne fiat istiyor?

Elcevap: Evet o Mun im i Hakiki bizden o kiymettar ni metlere mallara bedel istedigi fiat ise üc seydir Biri zikir biri sukur biri fikirdir.
Basta Bismillâh zikirdir. Ahirde Elhamdülillâh sukurdur. Ortada bu kiymettar harika i san at olan ni metler Ehad Samed in mu cize i kudreti ve hediye i rahmeti oldugunu dusunmek ve derk etmek fikirdir.
Bir padisahin kiymettar bir hediyesini sana getiren bir miskin adamin ayagini opup hediye sahibini tanimamak ne derece belahet ise oyle de zahirî mun imleri medih ve muhabbet edip Mun im i Hakikiyi unutmak ondan bin derece daha belahettir.
Ey nefis Boyle ebleh olmamak istersen Allah namina ver Allah namina al Allah namina basla Allah namina isle vesselam.

Ulu cınar Emirdag Lahikasi
Emirdag daki kardeslerime
Benim hakkimda evham edenlere deyiniz ki: Biz hizmet ettigimiz bu adamin yirmi senelik hayatinin butun mahrem ve gayri mahrem mektuplarini ve kitaplarini ve esrarini hukumet siddetli taharriyatla elde etti. Dokuz ay hem Isparta hem Denizli hem Ankara adliyeleri tetkikten sonra birtek gün cezayi birtek talebesine vermeyi mucip bir madde beş sandik kitaplarinda ve evraklarinda bulunmadi ki hem Ankara ehl-i vukufu hem Denizli Mahkemesi ittifakla beraatine karar verdiler.
Hem, bu zaruri islerini ihtiyarligina hurmeten gordugumuz adam mahkemece dava etmis ve butun hazir arkadaslarini sahit gösterip, tasdik ettirmis ki: Yirmi senedir hicbir gazeteyi ve siyasi eserleri ne okumus ne sormus ne bahsetmis ve on senedir, hükümetin iki reisinden ve bir vali ve bir mebusundan baska hicbir erkani ve buyuk memurlarini bilmiyor ve tanimiyor ve tanimaya merak etmemis. Ve üc senedir Harb i Umumiyi ne sormus ne bilmis ne merak etmis ne radyo dinlemis. Ve intisar eden yuz otuz telifatindan yirmi sene zarfinda yuz bin adamin dikkatle okuduklari halde ne idareye ne asayise ne vatana ne millete hicbir zarari hukumet gormemis. Bes vilayetin dikkatli zabıtaları ve taharri memurları ve mahkeme işiyle iştigal eden üç vilayetin ve merkez-i hükumetin dört adliyelerinin agir ceza mahkemeleri en ufak bir suc bulmamis ki tahliyelerine mecbur oldular. Eger bu adamin dunya istahi ve siyasete meyli olsaydi hiç imkani var mi ki, bir teressuhati ve emareleri bulunmasin? Halbuki mahkeme safahatinda hicbir emare bulamadilar ki, muannid bir muddeiumumi mecbur olup vukuat yerinde imkanati istimal ederek mükerreren iddianamesinde Yapabilir demis ve Yapmıs dememis. Yapabilir nerede, Yapmış nerede? Hatta mahkemede Said ona demis: Herkes bir katli yapabilir bu iddian izla herkesi ve sizi mahkemeye vermek lazim geliyor.
Elhasil: Ya bu adam tam divanedir ki, bu derece dehsetli umur u dünyaya karsi lakayt kaliyor veyahut bu vatanin ve bu milletin en buyuk bir saadetine ihlasla calısmak icin, hicbir seye tenezzul etmez ve ehemmiyet vermez. Öyleyse bunu taciz ve tazyik etmek, vatan ve millete ve asayise bir nevi ihanettir. Ve onun hakkinda bu cesit evham etmek bir divaneliktir.

Muhim Bir Suale Hakikatli Cevaptir
Buyuk memurlardan birkac zat benden sordular ki: Mustafa Kemal sana uc yuz lira maas verip Kurdistana ve vilayat i sarkiyeye Seyh Sunusi yerine vaiz i umumi yapmak teklifini neden kabul etmedin? Eger kabul etseydin ihtilal yuzunden kesilen yuz bin adamin hayatlarini kurtarmaya sebep olurdun dediler.
Ben de onlara cevaben dedim ki: Yirmiser otuzar senelik hayat i dunyeviyeyi o adamlar icin kurtarmadigima bedel yuz binler vatandasa herbirisine milyonlar sene uhrevi hayai kazandirmaya vesile olan Risale i Nur o zayiatin yerine binler derece is görmüs. Eger o teklifi ben kabul etseydim hicbir seye alet olamayan ve tabi olmayan ve sirr i ihlasi tasiyan Risale i Nur meydana gelmezdi. Hatta ben hapiste muhterem kardeslerime demistim Eger Ankaraya gonderilen Risale i Nurun siddetli tokatlari icin beni idama mahkum eden zatlar Risale i Nurla imanlarini kurtarip idam i ebediden necat bulsalar siz sahit olunuz ben onlari da ruh u canimla helal ederim.
Beraetimizden sonra Denizlide beni tarassudla taciz edenlere ve buyuk amirlerine ve polis muduruyle müfettislere dedim Risale i Nurun kabil i inkar olmayan bir kerametidir ki yirmi sene mazlumiyet hayatimda yuzer risale ve mektuplarimda ve binler sakirtlerde hicbir cereyan hicbir cemiyetle ve dahili ve harici hicbir komite ile hicbir vesika, hicbir alaka dokuz ay tetkikatta bulunmamasidir. Hicbir fikrin ve tedbirin haddi midir ki bu harika vaziyeti versin? Birtek adamin birkac senedeki mahrem esrari meydana ciks elbette onu mesul ve mahcup edecek yirmi madde bulunacak. Madem hakikat budur ya diyeceksiniz ki Pek harika ve maglup olmaz bir deha bu isi ceviriyor veya diyeceksiniz Gayet inayetkarane bir hifz i ilahidir. Elbette boyle bir deha ile mubareze etmek hatadir millete ve vatana buyuk bir zarardir. Ve boyle bir hifz i ilahi ve inayet i Rabbaniyeye karsi gelmek firavunane bir temerruddur.
Eger deseniz : Seni serbest biraksak ve tarassud ve nezaret etmesek derslerinle ve gizli esrarinla hayat i ictimaiyemizi bulandirabilirsin.
Ben de derim Benim derslerim bilaistisna butunu hukumetin ve adliyenin eline gecmis bir gun cezayi mucib bir madde bulunmamis. Kirk elli bin nusha risale o derslerden milletin ellerinde dikkat ve merakla gezdigi halde menfatten baska hicbir zarari hicbir kimseye olmadigi hem eski mahkemenin hem yeni mahkemenin mucib i mesuliyet bir madde bulamamalari cihetiyle yenisi ittifakla beraetimize ve eskisi dunyaca bir buyugun hatiri icin yuz otuz risaleden bes on kelime bahane edip yalniz kanaat i vicdaniye ile yuz yirmi mevkuf kardeslerimden
yalniz on bes adama altisar ay ceza verebilmesi kati bir huccettir ki bana ve Risale i Nura ilismeniz manasiz bir tevehhumle cirkin bir zulumdur. Hem daha yeni dersim yok ve bir sirrim gizli kalmadi ki nezaretle tadiline calissaniz.
Ben simdi hurriyetime cok muhtacim. Yirmi seneden beri luzumsuz ve haksiz ve faidesiz tarassudlar artik yeter. Benim sabrim tukendi. ihtiyarlik vaziyetinden simdiye kadar yapmadigim bedduayi yapmak ihtimali var. Mazlumun ahi ta Arsa kadar gider diye bir kuvvetli hakikattir.
Sonra o zalim dunyaca buyuk makamlarda bulunan bedbahtlar dediler Sen yirmi senedir birtek defa takkemizi basina koymadin eski ve yeni mahkemelerin huzurunda basini acmadin eski kiyafetinle bulundun. Halbuki on yedi milyon bu kiyafete girdi.
Ben de dedim
On yedi milyon degil belki yedi milyon da degil, belki rizasiyla ve kalben kabuluyle ancak yedi bin Avrupa perest sarhoslarin kiyafetlerine ruhsat i seriye ve cebr i kanuni cihetiyle girmektense azimet i seriye ve takva cihetiyle yedi milyar zatlarin kiyafetlerine girmeyi tercih ederim. Benim gibi yirmi bes seneden beri hayat i ictimaiyeyi terk eden adama inat ediyor bize muhaliftir denilmez. Haydi inat dahi olsa madem Mustafa Kemal o inadi kiramadi ve iki mahkeme kirmadi ve üc vilayetin hukumetleri onu bozmadi siz neci oluyorsunuz ki beyhude hem milletin hem hukumetin zararina o inadin kirilmasina cabaliyorsunuz? Haydi siyasi muhalif de olsa madem tasdikinizla yirmi senedir dunya ile alakasini kesen ve manen yirmi seneden beri olmus bir adam yeniden dirilip faidesiz kendine çok zararli olarak hayat i siyasiyeye girerek sizinle ugramaz. Bu halde onun muhalefetinden tevehhum etmek divaneliktir. Divanelerle ciddi konusmak dahi bir nevi divanelik olmasindan sizin gibilerle konusmayi terk ediyorum. Ne yaparsaniz, minnet cekmem dedigim onlari hem kizdirdi hem susturdu. Son sozüm



Tarihce yi Hayat
Onsoz Bu onsoz Medîne i Munevverede bulunan
muhim bir alim tarafindan yazilmistir.
Buyuk ikbal e ait olan onsoz de demistim ki Büyüklerin tarih i hayatlari okunurken ulvî menkibeler soylenip azîz hatiralari anilirken insan baska bir aleme girdigini hissediyor gonlunu ter temiz sevgi hislerinin ulvî atesi yakiyor ve ilahî feyzi sariyor. Tarih oyle buyuk insanlar kaydeder ki bircok buyukler onlara nispetle kucuk kalir.
Tarihe serefler veren erler anilirken
Yukselmede ruh en genis alemlere yerden.
Bin rayihanin feyzi sarar ruhu derinden
Gecmis gibi Cennetteki gul bahcelerinden.
Bu derin hakîkati onsoz u yazarken butun azamet ve ihtisamiyla idrak etmis bulunuyorum. Zîra azîz ve muhterem okuyucularimiza en derin bir ihlas ve samimiyetle takdim ettigimiz bu eser hemen bir asra yaklasan uzun ve bereketli omrunun her safhasi binlerle harikaya sahne olan gonuller fatihi buyuk ustad Bediuzzaman Said Nursî ye onun yuz otuz parcadan ibaret olan Risale i Nur kulliyatina ve ahlak ve fazîletleri ihlas ve samîmiyetleri îman ve irfanlari ile hayatin her safhasinda sadece bir ulkeye degil butun insanlik alemine ter temiz ornekler vermekte devam eden Nur Talebelerine aittir.
Bir kitabin Mukaddeme sini o kitabin hulasasi diye tarif ederler. Halbuki her mevzuu mustakil bir esere sigmayacak kadar derin ve genis olan bu muazzam kitabin muhteviyatini boyle birkac sahîfelik mukaddimeye sigdirmak kabil midir.
Bugune kadar acizane yazdigim manzum ve mensur yazilarimin hicbirisinde bu kadar acz ve hayret icerisinde kalmamistim. Binaenaleyh bu eseri derin bir zevk ilahî bir nese ve coskun bir heyecanla okuyacak olanlar hayranlikla gorecekler ki Bediuzzaman cocuklugundan beri mustesna bir sekilde yetisen ve butun omru boyunca ilahî tecellîlere mazhar olan bam baska bir alim ve mumtaz bir sahsiyettir.
Ben bu buyuk zati eserlerini ve talebelerini inceden inceye tetkik edip de o nur aleminde hissen fikren ve ruhen yasadiktan sonra buyuk ve eski bir Arap sairinin bir beyti ile çok derin bir hakîkati ifade ettigini ogrendim Butun alemi bir sahsiyette toplamak Cenab i Hakka zor gelmez.
Gayesinin ulviyetinden davasinin ihtisamindan ve îmaninin azametinden feyiz ve ilham alan bu kutbun cazibesine takilanlarin adedi gunden gune cogalmaktadir.
Akillara hayret veren bu ulvî hadise munkirleri kahrettigi gibi muminleri de sad ve mesrur eylemekte devam edip gidiyor.
Îmanli gonullerde manevî bir rabita halinde yasayan bu ilahî hadiseyi buyuk bir mucahid kalpleri vecd icinde birakan bir uslupla bakiniz nasil ifade ediyor
Ahlaksizlik cirkefinin bir tufan halinde her istikamete tasip uzanarak her fazîleti bogmaya koyuldugu kara gunlerde onun yani Bediuzzaman in feyzini bir sir gibi kalpten kalbe mukavemeti imkansiz bir hamle halinde intikal eder gormekle tesellî buluyoruz... Gecelerimiz cok karardi ve cok kararan gecelerin sabahlari pek yakin olur.
Evet bir sir gibi kalbden kalbe mukavemeti imkansiz bir halde yayilip dagilan bu nurun memleketin her kosesinde feyiz ve tesirini gorenler hayret ve dehsetler icinde sormaya basladilar Sohreti memleketimizin her tarafini kaplayan bu zat kimdir? Hayat i eserleri meslek ve mesrebi nedir? Tuttugu yol bir tarîkat mi bir cemiyet mi yoksa siyasî bir tesekkul mudur?
Bununla da kalmadi derhal gerek idarî ve gerek adlî cok muhim takipler ve pek ciddî tetkikler uzun ve müselsel mahkemeler cereyan etti. Neticede bu ilahî tecellînin gonuller ulkesine kurulan bir îman ve irfan muessesesi nden baska birey olmadigi tahakkuk edince adaletin ilahî bir surette tecellîsi su sekilde zuhur etti:
Bediuzzaman Said Nursî ve butun Risale i Nur eserlerinin beraeti karari resmen ilan edildi. Ve artik ruhun maddeye hakkin batila nurun zulmete îmanin kufre her zaman galebe calacagi ezelden ebede degismeyecek olan ilahî kanunlarin basinda gelen bir hakîkat oldugu günesler gibi belirdi.
Herhangi bir iklimde zuhur eden bir islahatcinin mahiyet ve hakîkatini sadakat ve samîmiyetini gosteren en gerçek miyar davasini ilana basladigi ilk gunlerle muzaffer oldugu son gunler arasinda ferdî ve ictimai uzvî ve ruhî hayatinda vucuda gelen degisiklik farklaridir derler. Mesela o adam ilk gunlerde mutevazi alicenap feragat ve mahviyetkar hulasa butun ahlak ve fazîlet bakimindan cidden ornek olan gayet temiz ve son derecede mumtaz bir sahsiyetti. Bakalim cihadinda muzaffer olup hislerde emellerde gonullerde yer tuttuktan sonra yine o eski temiz ve ornek halinde kalabilmis mi? Yoksa zafer nesesiyle bircok buyuk sanilan kimseler gibi yere goge sigmaz mı olmus? iste buyuk kucuk herhangi bir dava ve gaye sahibinin mahiyet ve hakîkatini sahsiyet ve huviyetini en hakîki cehresiyle aksettirecek olan en berrak ayna budur. Tarih boyunca bu muthis imtihani kazanmanin saheser misalini evvela peygamberler ve bilhassa Sultanu i Enbiya Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz sonra onun halîfe ve Sahabeleri ve daha sonra onlarin nurlu yolunda yuruyen buyuk zatlar vermislerdir.
Peygamber Efendimiz su, yani Alimler peygamberlerin varisleridirler hadîs i serifleriyle alim olmanin pek kolay birsey olmadigini i cazkar belagatlari ile beyan buyuruyorlar. Zîra madem ki bir alim peygamberlerin varisidir o halde hak ve hakîkatin teblig ve nesri hususunda aynen onlarin tutmus olduklari yolu takip etmesi lazimdir her ne kadar bu yol butun dag tas camur cakil ucurum daha beteri takip tevkif muhakeme hapis zindan surgun tecrit zehirlenme îdam sehpalari ve daha akil ve hayale gelmeyen nice bin zulum ve iskencelerle dolu da olsa...
iste Bediuzzaman yarim asirdan fazla o mukaddes cihadi ile butun omru boyunca bu cetin yolda yuruyen ve karsisina cikan binlerle engeli bir yildirim suratiyle asan ve peygamberlerin varisi olan bir alim oldugunu amelî bir surette ispat eden bir zattir.
Kendisinin ilmî ahlakî edebî bircok fazîlet ve meziyetleri arasinda beni en cok meftun eden sey onun o daglardan daha saglam denizlerden daha derin semalardan daha yuksek ve genis olan îmanidir Rabbim o ne muazzam îman o ne bitmez ve tukenmez sabir o ne celikten irade hayal ve hatiralara urpermeler veren bunca tazyik tehdit tazib ve iskencelere ragmen o ne egilmez bas ne bogulmaz ses ve nasil kisilmaz nefestir!
Buyuk ikbal in heyecanlı siirlerinden aldigim coskun bir ilham nesesi ile vaktiyle yazdigim Mücahid unvanini tasiyan bir manzumede asagidaki misralari okuyanlardan belki sairane bir mubalagada bulundugumu soyleyenler olmustur.
www.akifbys@mynet.com
www.akifbys@mynet.com
cam agacı